Küresel ısınmada metan şüphesi

1. kasım 2008 Hürriyet Gazetesi Dünya Ekinden.

Amerikalı bilim adamları, metan gazının atmosferdeki miktarının geçen yıl hızla arttığını belirledi. Sürpriz artışın dünyanın her yerinde gerçekleşmesi, bunun insan kaynaklı olmadığını gösteriyor. Karbondioksitten 25 kat daha etkili olan metan gazıyla ilgili bu keşfin, "küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğu tezini çürüttüğünü" öne sürenler var.

ABD’nin saygın bilim kurumlarından Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne bağlı bilimadamları, küresel ısınmaya yol açan başlıca gaz olan metanın geçen yıl dünya genelinde ciddi biçimde arttığını tespit etti. Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanan makaleye göre, hem güney hem de kuzey yarımkürede ölçüm yapılan bütün noktalarda metan artışı saptandı. Yani sanayinin bulunmadığı bölgelerde bile bu gazda artış kaydedildi.

Araştırmayı yapan bilimadamlarından Matthew Rigby, elde edilen sonuçların büyük bir sürpriz olduğunu söyledi. Atmosferde "sera etkisi" yaratan bir gaz olan metan, küresel ısınma sürecinde, büyük bölümü insan kaynaklı olan karbondioksitten 25 kat daha etkili. Sanayi devriminden itibaren atmosferdeki miktarı iki katına çıkan metan, son birkaç on yıldır istikrarlı bir düzeyde kalmış, 10 yıldır hiç artmamıştı. 2007’de kaydedilen "milyonda bir" oranındaki artış, toplamda milyonlarca ton metana denk geldiği için çok önemli. Artışın devam edip etmeyeceği ise bilinmiyor.

Bilimsel modeller yanılmış

Metan gazıyla ilgili son bulgular hakkında yapılan yorumlar, küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğuna dair teorinin sarsıldığı yönünde. Bilim ve teknoloji haberleri veren internet sitesi TG Daily’e göre bu keşif, dünya çapındaki iklim değişikliğinin "tabiatın doğal döngüsünde bir durak" olabileceğini gösteriyor. Gazeteye göre bu bulgular, en azından, küresel ısınmanın bilimsel modellerinin henüz yolun başında olduğunu kanıtlıyor.

Kutupların erimesinde suçlu bulundu: İnsan

KÜRESEL ısınmanın bir parçası olan Kuzey ve Güney Kutbu’da artan sıcaklıkların bir numaralı sorumlusunun insanoğlu olduğu ilk kez bilimsel olarak kanıtlandı. Uluslararası bir bilim ekibinin yaptığı araştırmanın sonuçları, Nature Geoscience dergisinde yayınlandı.

Her iki kutup bölgesinde de sıcaklık verilerini toplayan uzmanlar, ardından iki gruba ayrıldı. Birinci grup artan sıcaklıkların insan kaynaklı olduğunu kabul eden bir iklim modeli kullanırken, ikincisi bu ihtimali devre dışı bıraktı. Yapılan detaylı analizde, ilk grubun modelinin bilimsel verilere daha uygun olduğu görüldü.

Bilim dünyası böylece küresel ısınma konusundaki bir boşluğu doldurdu. BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, 2007 yılında yayınladığı raporla, küresel ısınmayı ilk kez insan faaliyetleriyle bağlantılandırmıştı. Ancak BM paneli, kutuplardaki erime konusunda yeterli kanıt bulamamıştı. Artık özellikle de Güney Kutbu’ndaki ısınmanın, fosil yakıt tüketimi ve ozonun delinmesi gibi insan faaliyetlerinden kaynaklandığı kesinleşti.

Bu haberin ardından: Varlığı bilinen metan tehlikesini nihayet itiraf ettiler. Bir araştırmaya göre okyanusların altı metan deposu. Akla yatmıyorda değil tipik bataklık durumu. Isı 4 derece Santigrat olduğu için biolojik aktivite gerçekleşemiyor. Mağmanın aktif olduğu bölgelerde durum farklı tabii. Eğer bu stokta bulunan metanı yüzeye çıkaracak bir tetikleme olursa dünyayı çok daha ciddi tehditler bekliyor olacak. Karbon dioksitin suçlanması anlamsız zira karbon dioksitin temize çıktığını biliyoruz. Zaten bu haberde kısmi bir itirafı açık ediyor hatta metanın bilinen çok daha ciddi etkisini anlatmış. Tipik gazetecilik, haber amacını anlamadığı için ya da başka dinamiklerin etkisi ile Amerikanın işine gelen bu uydurmayı aynen nakletmiş. Haber kaynağı buzulların kaybına yol açan izahı sadece ozon incelmesi olarak bırakmış; dese ya UV c ve b bantlarının taşıdığı yüksek enerji yüzünden buzullar eriyor diye. Esasen karbondioksite kasıtlı olarak atfedilen ısı artışı sadece 0.8 ºC buzulların erimesi için etkisiz bir değer. En az 20 ºC artış lazım zira kutuplar eksi otuzlardan başlayıp ellilere kadar gidiyor. Zaten buz olmayan bölgeler bile sıfırın altında bulunmaktadır. İşte bu yüksek değerde enerji sadece buzul bölgesine UV b ve c bantlarının atmosferi geçebilmesi ile iletilmektedir. Genel ısı artışı varsa tespit ediliyorsa sorumlusu da bu UV kaynağıdır zaten. Web sitemin ilgili bölümünde CO2 hesabını ve yol açabileceği ısı seviyesinin hesabını vereceğim. Kyota dayatmasına klılıf olsun diye bu bilim kepazeliği yapılmaktadır. Dünya yüzünde maalesef politikacıya boyun eğen akademisyenler çoğunlukta, ne acı! Her işte geri kalırız ama bu kuyruk sallamada bizim akademik dünyamız içinde da oldukça marifetli üyeler var maalesef. Bu türlerin aklı kuyruk sallamada olduğu için zaten bilgi yoksunudurlar. Diğerleri hem azınlık hemde kısmen küskün ve ne hikmetse susuyorlar. Eminim bilim dünyamızın kendini bilen üyeleri bu sözlerimi tüm akademisyenlere karşı bir saldırı olarak almayacaklar sadece ayıklanmaları gerektiği konusunda benimle hem fikir olacaklardır. Bilim dünyasının hak ettiği kalitede ve bilgi birikimine ulaşmış üyeler tarafınan temsil edilmesini istemek hatta çok arzulamak dışında bir amaç taşımadığımı beyan ederim. Size bir anımı anlatayım. Bu iş o kadar ayağa düştü ki bırakın Profluğunu Dr ünvanını da nasıl uydurma aldığını bildiğim bir tanıdığım bile kendi üyesi olduğu Prof halkasını % 95 oranında cehaletleri münasebeti ile sildi. Dayanamadım sordum kendisini hangi yüzdeye ait hissetiğini. Yani diyeceğim bir uyduruk Prof bile şikayet edebiliyorsa varın siz düşünün genel kalite seviyesini. Azınlık olan düzgün zümre ile maalesef büyük çoğunluk olan şarlatan gurup arasında her konuda (akıl, bilgi, fikir, görgü, insanlık, inanç) uçurum vardır. Son not olarakta şu BM işine çok kızdığımı itiraf edeyim. Faaliyetleri bozacının şahidi şıracı babından. Bana birde eski plak şirketini hatırlatıyor; adı “sahibinin sesi” idi. Logosunda Gramofon hunisine bakan bir köpek resmi vardı. Umarım dünya milletleri bu aşağılık durumu fark edip yeni bir BM organizasyonuna giderler. Bu organizasyonda tüm ülkelerin veto hakkı olmalıdır. Bu hak şimdiki düzenlemede sadece ABD, Rusya ve Çine verilmiştir.