GÜNEŞ ENERJİSİ İLE SU ISITMAK
 

Prof.Dr Necdet Altuntop 

Türkiye, dünya üzerinde bulunduğu yer itibari ile “güneş kuşağı” olarak adlandırılan yani güneş enerjisinden en iyi faydalanabilen bölgede bulunmaktadır. Ülkemiz, ne orta ve kuzey Avrupa ülkeleri gibi az güneşli, ne de Arap yarım adası ve kuzey Afrika gibi güneşten bunalan bir ülkedir. Tadında ve yeterince miktarda güneş ışınımı almaktadır. Genel bir ifade olarak Türkiye’de, güneşli bir günde ortalama olarak bir metre kareye gelen güneş ışınımı miktarı, bir litre petrole eş değer enerji sağlamaktadır. Yani “kıymeti bilinmeyen güneş” ülke genelinde bir kusur ve anlaşılamaz bir ihmaldir.

Fosil yakıtların doğurduğu tüm sorunlardan kurtuluş yolunu gösteren böyle bir evrensel işareti görememek ya da kullanmasını becerememek gerçekten, insana yakışmayan bir aczin işaretidir. Türkiye toprakları üzerine bulutsuz bir günde düşen güneş ışığının enerji değeri, bugünkü petrol fiyatları esas alındığında (bir varil petrol 66 USA $’) 100 milyar USA dolarının üzerindedir   Ülkemiz kendisine gelen bu servetin, yüzde değil yüz binde ikisinden yararlanabilmektedir. Peki neden ?..  Bu kısıtlı kullanım çerçevesinde dahi, güneş enerjisi sistemlerine, yıllar içinde küçük oranda da olsa talepler artmakta idi.

Güneş enerjisi ile su ısıtmaya yönelik sektörde kullanılan; cam, bakır, çelik alüminyum gibi malzeme fiyatlarındaki dengesiz ve aşırı artışlar yüzünden 2004 yılına kadar sürekli olarak gelişen sektör, 2004’ten bu yana üretim miktarı açısından gerilemektedir.  Üretiminin % 10 – 15’ini yurt dışına ihraç etmekte olan sektör, 2.5 milyon m2 yıllık imalat kapasitesine sahip olmakla birlikte, günümüzde bu olanağı % 60 oranında kullanabilmektedir. Üretilen güneş kolektörü miktarı, petrol, doğal gaz ve LPG’nin pahalanmasına rağmen, 1.5 milyon m2’ye gerilemiş bulunmaktadır. Yani sektör giderek küçülmekte ve tehlike çanları çalmaktadır.  Türkiye, dünya genelinde güneş enerjisi ile su ısıtma sistemlerinin üretiminde % 3 lük bir pay’a sahip olmasına rağmen, üretiminin yarısını ülke içinde kullanan % 80’lik Çin ve % 8’lik AB ülkeleri ardından üçüncü sırada gelmektedir. Yani kendisini kanıtlamış ve desteği hak eden bir konumdadır.   

Güneş enerjisi sistemlerine uygulanan KDV oranlarının % 1’e indirilmesi, güneş enerjisi sistemlerinin ilk yatırım maliyetlerini ucuzlatacağı için kullanımı yaygınlaşacaktır. Ayrıca; şu anda Orman Bakanlığı, ORKÖY Genel Müdürlüğü tarafından orman köyleri için uygulanan, köylülere 4 yıllık faizsiz kredi verilerek, güneş enerjisi sistemi satın almalarının sağlanması, orman köylüsünün güneş enerjisine yönelmesini ve yakacak temini için ormana zarar vermemesini amaçlamaktadır.  Ova köylerinde ise köylüler, odun yerine tezeklerini yakarak, toprağa doğal olarak verilen gübrenin yok olmasına sebep olmaktadır. Dolayısı ile, hali hazırda yarıdan fazlası dışarıdan ithal edilen suni gübre için harcanan dövizin daha da artmasına neden olmaktadırlar.  Ova köyü, orman köyü ayrımı yapılmaksızın bütün köyler, kasaba ve kenar mahalle olarak tabir edilen, ekonomik durumu zayıf insanların yaşadığı yerleşim yerlerinde de ORKÖY benzeri uygulamanın yaygınlaştırılması gereklidir. 

Türkiye’de, büyük çoğunluğu Akdeniz, Ege ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere, 3 – 3.5 milyon konutta güneş enerjisi bulunmaktadır Bu toplayıcıların tümü 18 milyon m2 ‘dir ve yıllık ürettiği enerji miktarı 1 milyon ton eş değeri petrolün üstündedir. Bu sistemlerin hemen tümü, pompasız, sıcak ve soğuk su depoları çatıda ve kolektör seviyesinin üzerinde olan, kısacası kötü görüntü oluşturan sistemlerden oluşmaktadır. Özellikle şehirlerimizin ve turistik bölgelerimizin, tarihi binalarımızın bu çirkin görüntüden kurtulması için, pompalı ve otomatik kontrol gerektiren sistemlerin daha yaygın kullanımı için, bu modellerin kurulmasına yönelik olarak birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi maddi destek sağlanması gereklidir. Bu destek aynı zamanda, doğal gaz ve elektrik kullanan su ısıtma sistemlerine ülkesel bağımlılığın sona ermesi anlamında olacaktır.

Yine rakamsal ifade ile ülkemizdeki toplam tüketilen enerjinin % 12’sini karşılayan bir tasarrufun önü açılacaktır. Bunun maddi bedeli ise 2008 yılı için 6 milyar doların üzerindedir. Yani hiç kimsenin azımsayamayacağı boyuttadır.