CASUSLUK  MESLEĞİNİN YENİ FORMLARI
 

Bugün dünyayı yönetenlerin kendi pozisyonlarını idame ettirmek kadar doğal bir isteği olamaz. Hali ile onlar yukarıda ve biz aşşağıda kalacağız. Bütün çabalar bunu tesis etmek için. Adamlar gölge etmese başka ihsan istemiyoruz durumundayız aslında. Batı manupulasyonlu BM organları mesela Dünya Bankası (DB) nadiren hibe verir çoğu zamanda uygun faizli kredi ile bizi kalkındırmaya soyunur. Parayı verdi ve de çok akıllı ya bakalım bu krediyi nereye nasıl harcıyoruz onun için birde adam takarlar parayı harcayacak kuruluşunun işlerini denetlemeye.  

Adam gelir, bizde bir misafirperverlik, bir yılışma, peşinde dolaşma, acaba bir görev ile yurt dışına kapak atarmıyım düşünceleri başlar karpuz kabuğu misali zihinlere doluşmaya.  Gelenin görevi bellidir bu para ziyan edilecek hiçbir işimize yaramayacak üstelik suçlusu biz olacağız. Aciz Türkler gene bir iş başaramadı durumu devam edecek. Üstelik Batıya faizini ödediğimiz helal paramızla kendimizi batıracağız.  Daha ballı durum olur mu? Savaşa ne gerek var adamlar işin yolunu bulmuş. Daha da güzel yanı o sünnetsizin kendi bareminden maaşını da biz aldığımız krediden öderiz. 

Bütün bunlar olurken etrafındaki karpuz kabuğu hayali görenler aynı lisanı konuşamadıklarından adamın kötü niyetini zaten anlamazlar e birde hayalin doğurduğu saflık var. Böyle geçinir gideriz.

Yıl sanırım 1986, yer Eskişehir yolunda bir Tarım bakanlığı birimi, konu hayvancılık. O yıllarda sığır eti üretimi için ideal barınak tiplerini araştırmaktayım ve bakanlıkta tanıdıklarım bir BM - DB uzmanı var gel tanış faydası olur dediler. Gittim, aynen yukarıda anlattıklarımın olduğunu gördüm.  

Şerefsiz adam konuyu enine boyuna öğrendiğimi ve batı uygulamalarını hıfsettiğimi bilmeden bana klasik ahır tipini överek kova ile yem ve su vermeyi önermesin mi! Mazereti de hazır; bizde işsiz çokmuş! Kendileri açık besi yapacak biz zaten kıt kaynaklarımızla hayvanlara ev yapacağız, üstelik hayvanı havasızlık ve pisilik içinde bırakarak hasta edeceğiz, verim alamayacağız vs vs. 

Adı A. Hickman olan bu Kanadalı zatı sahasında aldığı doktora bile bu şerefsiz işinden alıkoymamıştı. Bizimkiler sırıtık sırıtık karpuz kabuğu hayalleri görürken terbiye sınırları içinde adamı bir güzel boyadım.  Kös kös kayboldu. Şikayet etme isteğimi karpuz kabuğu hayalleri suya düşmesin diye geri çevirdiler. Aslında BM nin Hickman'a ihtiyacı yok, karpuz kabuğunu düşleyenden geçilmiyor! 

BM yetkilileri gene bizi kalkındırmaya soyundukları bir raporlarında 2002 yılını milat olarak almış. Hatırlayınız Derviş efendinin ülkeyi fesatullah sırıtanın bir uşağından diğerine devretmek üzere geldiği yıldı! Bunları hep sonradan anlıyoruz. Birde zamanında anlasak varsın paranoyak desinler!  Hep merak etmişimdir "rekonstruktif cerrahi" nasıl bu kadar ilerledi diye. Hidayete ererse Dervişi gene sünnet ettirmek gerekecek her halde.