TÜRKİYE’DE JEOTERMAL ENERJİ KULLANIMI

Prof. Dr. Yunus Çengel 

Jeotermal enerji yerli, yenilenebilir, ve ekonomik olması yüzünden en cazip enerji kaynaklarından biridir. Türkiye dünyada 7’nci ve Avrupa’da 1’nci büyük jeotermal kaynaklara sahiptir. Ancak bu kaynaklardan faydalanma oranı mevcut potansiyelin sadece küçük bir kesridir. Jeotermal enerji kullanımının yaygınlaşması, önündeki engellerin kaldırılması öncelikli bir politika haline getirilmeli, ve gerekirse teşvik tedbirleri devreye sokularak bu sektör canlandırılmalıdır. Jeotermal enerjiye son yıllarda yapılan yatırımlar artarak devam ettirilmeli, ve bu faaliyet yoğunluğu tüm kaynaklardan azami istifade sağlanıncaya kadar sürmelidir.  

ELEKTRİK ÜRETİMİ

 Türkiye’de sıcaklığı 40°C ile 232°C arasında değişen ve Ege bölgesinde yoğunlaşan 170 jeotermal saha vardır. Bu sahalardan sıcaklığı yaklaşık 100°C’nin üzerinde olanlar elektrik üretimi için uygundur. 2006 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin jeotermal elektrik kurulu gücü 20 MW’ı Denizli-Kızıldere ve 8 MW’ı Aydın-Salavatlı’da olmak üzere 28 MW’tır. Daha sonra başta Aydın, Denizli, ve Çanakkale olmak üzere bir çok yerde jeotermal santralı inşası için lisans alınmış ve inşaatlara başlanmıştır. Türkiye’nin 2013 yılı hedefi jeotermal elektrik kurulu gücünü 550 MW’a çıkarıp yılda 4.4 milyar kWh elektrik üretmektir. Türkiye’nin jeotermal elektrik potansiyeli 2000 MW güç ve yılda 16 milyar kWh elektrik üretimidir. Bu da 2 nükleer santrale eşdeğerdir ve yılda yaklaşık 10 milyon ton CO2’in çevreye atılmasını önlemek demektir (Türkiye’de 1 kWh elektrik üretimi için ortalama 0.65 kg CO2 üretilir).

Ayrıca jeotermal elektrik santrallerinin kurulum maliyeti nükleer santrallere göre genelde daha düşük, inşaat süreleri daha kısa, ve yakıt maliyetleri sıfırdır. Üstelik jeotermal su kaçaklarının olduğu durumlarda kükürtün sebep olduğu bozuk yumurta kokusu dışında çevreye hiçbir olumsuz katkısı yoktur. Yalnız yeraltından çıkarılan jeotermal akışkanın enerjisi alındıktan sonra tekrar yeratına basılması (reenjeksiyon) hem jeotermal kaynağın sürekliliği hem de çevre açısından önemlidir, Ve bu işlem ABD gibi çevre bilinci yüksek ülkelerde kanun gereğidir. Yoksa jeotermal enerji Denizli-Kızıldere’de olduğu gibi çevre dostu değil, çevreye zarar veren bir kaynak olarak bilinecektir. Dünya’da 25 ülkede jeotermal enerjiden elektrik elde edilmektedir, Toplam kurulu güç 2005 yılı sonu itibariyle 9064 MW’tır (ki 9 nükleer santrale eşdeğerdir). Jeotermal elektrik üretiminde önde gelen ülkeler sırasıyla 2544, 1931, ve 953 MW’lık kurulu güçleriyle ABD, Filipinler, ve Meksika’dır. Jeotermal kurulu gücü 322 MW olan İzlanda elektrik ihtiyacının tamamını hidrolik ve jeotermal kaynaklardan sağlamaktadır, ve ülkedeki binaların %90’ı jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır. 

DİREK ISI KULLANIMI 

Jeotermal enerji düşük veya orta kaliteli ısıl enerjidir, ve dolayesiyle en uygun olduğu kullanım alanı bina ısıtması, seracılık, kültür balıkçılığı, ve kaplıcalar gibi direk ısıl uygulamalardır. 2006 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin ısıtma amaçlı jeotermal enerji kullanma kapasitesi 857 MWt’tır, ve bu 103 bin konutun ısıtmasına eşdeğerdir. Ayrıca, 215 kaplıcada kullanılan jeotermal ısının kapasitesi de 402 MWt’tır. Dolayesiyle Türkiye’nin toplam kurulu jeotermal ısıl kapasitesi 1129 MWt’tır. 2000 yılı sonu itibariyle dünyanın toplam jeotermal ısı kullanım kapasitesi 15,145 MWt’tır, ve bunun 3766 MWt’lık kısmı ABD’de gerçekleşmiştir. Türkiye’nin toplam jeotermal ısıl potansiyeli 31,500 MWt olarak tamin edilmektedir – yani mevcut kullanımın 28 katı. Başka bir ifadeyle, halihazırdaki jeotermal ısı kullanımımız tahmin edilen potansiyelin sadece %4’ü kadardır. MTA ve EİE İdaresi tarafından yapılan değerlendirmelere göre Türkiye’de bugünün şartlarında yaklaşık 1 milyon konut jeotermal enerjiyle ısıtılabilir. Yani jeotermalle ısıtılan konut sayısı 10 kat arttırılabilir, ve jeotermal enerjinin seracılık, kültür balıkçılığı, ve sağlık/turizm gibi sahalarda kullanımı daha da yaygılaştırılabilir. 

TAVSİYELER 

Türkiye’nin 2000 MW elektrik ve 31,500 MW ısıl’dan oluşan toplam jeotermal potansiyelinin değerlendirmesi durumunda oluşacak katma değer EİE tarafından yılda 20 milyar dolar olarak ifade edilmektedir. Böyle yüksek potansiyelli yerli, yenilenebilir, ekonomik, ve çevre dostu bir kaynağın en hızlı şekilde kullanıma geçirilmesi için devletin doğru uygulamaları referans alan ve bilgiye dayalı liderliği şarttır. Jeotermal enerji kullanımının sağlam bir zeminde yaygınlaşması için atılması gereken bazı adımlar şöyle sıralanabilir:

 ·        Çevre dostu olan jeotermal enerjinin çevre dostu olarak kalması ve çevreyi kirleten uygulamalara son verilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Reenjeksiyon, jeotermal kaynak kullanımının gerekli ve vazgeçilmez bir parçası olmalıdır.

 ·        Elektrik üretimine elverişli kaynakların elektrik üretim firmalarına ihale işlemleri hızla yapılmaya devam edilmeli, ve bürokratik işlemler asgariye indirilmelidir. Jeotermal santralların kurulumunu teşvik edici makul fiyatla üretilen elektriği alım garantileriyle girişimcilerin cazip şartlarda kredi temin etmeleri sağlanmalıdır. 

 ·        Jeotermal toplu konut ısıtma sistemlerinin inşaatına bir standart getirilmeli, ve il özel idaresi gibi kurumlardan alınan hibelere dayalı ve keyfi denebilecek uygulamalara son verilmelidir. Bu konuda reel fiatlandırmaya dayalı doğal gaz uygulamaları örnek alınmalıdır. 

 ·        Jeotermal enerji ile toplu konut ısıtması yapılmasının mümkün olduğu yerlere doğalgaz hattı yerine jeotermal hatları çekilmeli, ve jeotermal ile ısınma maliyetinin doğal gaz ile ısınma maliyetinin altında kalacağı garantisi verilmelidir. 

 ·        Jeotermal enerji ile ısınma fiatlarına bir standart ve ciddiyet getirilmelidir. Abonelerden alınan ayda 40 YTL gibi komik ücretler jeotermal enerjinin gerçek maliyetini yansıtmaktan uzaktır, ve bu tür gerçek dışı fiatlandırmalar ciddiyetsizliğe ve israfa yol açmaktadır. Ayrıca yeni yatırımların da önünü kesmektedir.

 ·        Bildiğimiz hava kaynaklı klimalar yerine yerine toprak kaynaklı ısı pompalarının (ki jeotermal ısı pompaları da denir) yaygınlaşması için gereken tedbirler alınmalı ve teşvikler yapılmalıdır. Toprak kaynaklı ısı pompaları yüksek ilk maliyetlerine rağmen binalarda düşük enerji maliyetli ısıtma ve soğutma sağlarlar ve dış ünite yerine toprağa gömülü uzun borular kullanıldığı için görüntü ve gürültü kirliliği yapmazlar.    

Kaynak ve referans: International Geothermal Association (IGA) ve Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİE).